ihsan Yuce
İhsan Yüce
İhsan Yüce (d. 23 Ocak 1930, Elazığ - ö. 15 Mayıs 1991, İstanbul), Türk sinema ve tiyatro oyuncusu, senarist, yönetmen ve şair.
İzmir Atatürk Lisesi ve İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde okudu. Bir süre özel şirketlerde muhasebecilik yaptı. Sanat yaşamına 1952'de İzmir'de Halk ve Çocuk Tiyatrosunda başladı. Bir sezonluk ömrü olan Bizim Tiyatro'yu kurdu. 1965-1966 arasında Lale Oraloğlu Tiyatrosunda çalıştı. 1968 yılında üç arkadaşı ile birlikte Ankara Drama Tiyatrosunu kurdu. Bu tiyatroda Suç ve Ceza ile Sahne Işıkları isimli oyunları sahneledi ve ilgi gördü. Gen-Ar, Arena ve Direklerarası Tiyatrolarında çalışmalarını sürdürdü.
Altın Yumru filmi ile oyuncu olarak sinemaya geçti. Ertem Eğilmez'in yönettiği Senede Bir Gün, Bir Millet Uyanıyor, Sürtüğün Kızı gibi filmlerde oyunculuğunu sürdürdü. Bu arada senaryo yazmaya başladı. Aslıer Film şirketini kurdu, senaristliğini, yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı Hayat Cehennemi adlı filmi yaptı. 1976 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde İşte Hayat filmindeki kompozisyonu ile En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü aldı. 1981 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde Derya Gülü isimli filmdeki rolüyle En Başarılı Erkek Oyuncu ödülünü aldı.
125'i aşkın filmde oynamış olan Yüce'nin resim ve heykel çalışmaları da bulunmaktadır. Şiirlerinin ise çoğu yayımlanmamıştır; en ünlü şiiri Ekmek Şarap Sen ve Ben'dir. 1991 yılında, ölümünün ardından Karacaahmet mezarlığına defnedilmiştir.
Ekmek Şarap Sen ve Ben
Birde sabahın dördü Dışarda kar Odamız ılık Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe Anlattın bana ağzı sarımsakı kokan bir çocukla Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını Kıskandım Gogeni Tahitilim Terlemiş vücudunu silerken Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum Güneşi doğurmuştu ölü cisim Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer Sam yelim Sahra-i kebirim Kahrettim her şeye o gün Babanın çarap çanağına, Gogen'e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine Ne diyordum arkadaş.... Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye Daha sonra yaparım hayatın felsefesini Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni Bazen kadın hamamında tellak.... Bazen Cristof Kolomb Napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi.... Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum Ona verdiğim dersle gurur duymuştum Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum Eğer daha da içersem Shaskespare halt etmiş derim karşımda Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de İşte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim Enayiymiş be Platon... Bir içsinde görsün....Ne felsefesi varmış bu hayatın Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu Islak kaldırımlarda yürürken acırım Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline Ukalalık işte derim neme lazım senin Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş.... Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım Şehrin hizbe sokaklarında Yavaş yavaş kaybolur benliğim. |