O.Veli Kanik

Anasayfa Kara Kitap Beyaz Kitap Ali Osman Seymen Nazim Hikmet O.Veli Kanik Sairlerin Resimleri ihsan Yüce Siirlerinizi Burada Paylasin iletisim

Orhan Veli Kanık (d. 13 Nisan 1914, İstanbul - ö.14 Kasım 1950, İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.

Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.

Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi.Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı.

Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

Yalnızlık Şiiri

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasil konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.

Degil

Bilmem ki nasil anlatsam;
Nasil, nasil, size derdimi!
Bir dert ki yurekler acisi,
Bir dert ki dusman basina.
Gonul yarasi desem...
Degil!
Ekmek parasi desem...
Degil!
Bir dert ki...

Dayanilir sey degil.

Guzel Havalar

Beni bu guzel havalar mahvetti,
Boyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tutune boyle havada alistim,
Boyle havada asik oldum;
Eve ekmekle tuz goturmeyi
Boyle havalarda unuttum;
Siir yazma hastaligim
Hep boyle havalarda nuksetti;
Beni bu guzel havalar mahvetti
.

Kuyruklu Siir

Uyusamayiz, yollarimiz ayri;
Sen cigercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyecegin, kalayli kapta;
Benimki aslan agzinda;
Sen ask ruyasi gorursun, ben kemik.

Ama seninki de kolay degil, kardesim;
Kolay degil hani,
Boyle kuyruk sallamak Tanrinin gunu.

Dalgaci Mahmut

Isim gucum budur benim,
Gokyuzunu boyarim her sabah.
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.

Deniz yirtilir kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.

Dalga gecerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir bas dusunurum basimda,
Bir mide dusunurum midemde,
Bir ayak dusunurum ayagimda,
Ne haltedeceğimi bilemem

Hurriyete Dogru

Gun dogmadan,
Deniz daha bembeyazken cikacaksin yola.
Kurekleri tutmanin sehveti avuçlarında,
Içinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin iriplarin calkantisinda.
Baliklar cikacak yoluna, karsici;
Sevineceksin.
Agları silkeledikce
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhlari sustugu vakit martilarin,
Kayaliklardaki mezarlarinda,
Birden,
Bir kiyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkizlari mi dersin, kuslar mi dersin;
Bayramlar seyranlar mi dersin, senlikler cumbusler mi?
Gelin alaylari, teller, duvaklar, donanmalar mi?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.

Sabaha Kadar

Su sairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan cektigim?
Olur mu boyle, butun bir geceyi
Bir misranin mahremiyetinde gecirmek?

Dinle bakalım, isitebilir misin
Turkusunu damlarin, bacalarin
Yahut da karincalarin bugday tasidiklarini
Yuvalarına?

Beklemesem olmaz mi günesin dogmasini
Kullanilmis kafiyeleri yollamak icin,
Kapima gelecek copculerle,
Deniz kenarına?

Seytan diyor ki: "Ac pencereyi;
Bagir, bagir, bagir; sabaha kadar."